Tek bir tohumun kese kese altın ettiği baharat günümüze gelene kadar değerini hiç yitirmedi. Eski dünyadan tarih kitaplarına taşınan, Vasco de Gama, Kristopf Kolomp, Macellan, Marko Polo gibi kaşifler sadece macera veya altın için yollara düşmedi. Hepsinin amacı daha çok baharat elde edebilmekti. Neredeyse insanlık kadar eski olan baharat kullanımı, insan oğlunun merakının ve açlık duygusunu bastırma çabasının bir ürünü olduğu tahmin edilmektedir. Mağaralarda yaşayan insanlar avladığı hayvanı sardığı bir baharat yaprağının verdiği lezzet ile diğer bitki ve tohumları, meyveleri, hatta ağaç kabuklarını tatmaya başlaması ile şekillenme sürecine girdi. Bahratlar; Batı medeniyetlerinin gelişmesinde önemli rol oynamıştır. Kısacası baharat savaşları tarihin akışını değiştirmiştir. Çok sevilen, ticari değeri yüksek baharatlar Asyadan baharat yolundan Avrupa’ya getiriliyordu. Ortaçağlarda tane biber para yerine geçiyordu. Ticari değeri böylesine yüksek olan bitkilerin yetiştiği Hindistan’a deniz yolculuklarından birinde Amerika kıtası bulundu. Bugün ise günlük hayatımızın bir parçası baharatlar... Son derece geniş bir yelpaze içinde dünya’nın dört bir yanından toplanıp işlenmiş belki daha evvel adını bile duymadığımız, hiç tanımadığımız baharatlar arasında seçim yapabiliyor ve değişik lezzetler keşfedebiliyoruz.
Baharat’ın tarihi
Araplar ilk medeniyetlerde baharat ticareti yaparlardı. Milattan önce 3000 ile 200 yılları arasında baharatların kullanımı ile ilgili sahip olduğumuz bilgiler ilk uygarlıkların resim ve yazılarına dayanmaktadır. Piramitlerdeki Hiyerogliflerde işçileri güç kazanmak için sarmısak ve soğan yerken göstermektedir. MÖ 1453’de yunanistan’daki ilk olimpiyatlarda kazananlar başlarına defne yaprağından oluşan taçlar takarak kutladılar. MÖ 400’lerde Yunanlı hekim Hipokrat; baharat ve otlardan oluşan 400’den fazla ilaç yapmıştı. Güney Asya çöllerinden Ortadoğu’ya kadar uzanan krallıklar arasından geçen geniş bir habarat ticaret rotası çizildi. Yüzyıllar boyunca Araplar bu yola hakim olarak iyi kazançlar elde ettiler.
Romalılar Ticareti kontrol ediyorlar
MÖ 200 ile 1200 yıllarında Romalılar baharat ticareti yapmak üzere Mısır’dan Hindistana deniz yolculuğu yapmaya başladılar. Biber, Tarçın, Hindistan Cevizi, Karanfil ve Zencefil gibi baharatları elde etmek için Hint Okyanusundan geçen 2 yıllık zor bir yolculuktu bu. Eski Roma’da baharatlar sadece üst sınıfa hitap eden altın kadar değerli ürünlerdi. Romalılar Neron’un karısının cenazesinde bir yıllık tarçın stoğunu yakarak ona olan saygılarını ifade ettiler.
Avrupa Hindistana geçiş yollarını keşfediyorlar
1200-1500 yıllarında Ortaçağlarda Avrupa kültürü büyüdükce Baharat ticaretinin genişlemesinde anahtar rol oynadı. 13. Yüzyılın sonlarında Marko Polo’nun Asya seyaheti sonrasında Venedik önemli bir liman şehri oldu. Portekizler ve İspanyollar baharat fiyatlarını çok yüksek bulduklarından baharat ülkelerine kendi yolculuklarını yapmak için çalışmaya başladılar. Portekizli kaşif Vasco de Gama Afika’da Ümit Burnundan geçerek Hindistan‘a ulaştı. Oradan biber, tarçın, zencefil ve Hint Prensi ile yaptığı ticaret anlaşması ile döndü. 1492’de Kolomp Baharat Adalarına ulaşmak isterken Amerika kıtasını keşfetti. Baharat adasına ulaşamadı ama geri dönerken Avrupa ; Yeni Bahar, Vanilya ve kırmızı biber ile tanıştı..
Baharat Savaşları Başlıyor
Rönasans döneminde orta sınıfın çoğalması ile baharatların şöhreti arttı. Hint baharat adalarını ele geçirmek isteyen İspanya, Portekiz, İngiltere ve Hollanda 200 yıl boyunca savaştılar. 1519 yılında İspanya Ferdinand Macellanı dünya’yı dolaşmıs için yolculuğa gönderdi. Macellan’ın Filipinlerde ölmesine ve 5 gemiden 4’ünün kaybolmasına rağmen son gemi seyahati başarı ile tamamlayıp ülkelerine karabiber ve diğer baharatlar ile döndüler. Bu arada Hollanda Portekize gemi ve mürettebat sağlayarak zenginleşti. 16 yüzyıl sonunda Hollanda’nın etkisi arttıkca baharat ticaretine kendisi de başladı. Ve 17. Yüzyılda birçok hint adası artık Hollanda’nıdı. Fransızlar bu dönemde büyük bir güç olmalarına rağmen baharat keşfine yatırım yapmadılar. Hollandalılardan baharat tohumlarını çalarak kontrollerindeki adalarda yetiştirmeye başladılar. 1799’da Hollandalılar İngilizlere savaşta yenilerek bütün baharat ticareti yollarını kaybettiler.
Amerika devreye giriyor
1672’de baharat ticaretine başlayan Amerika, 1906’da Eugene Durkee baharat saflığı için ilk standartları koydu. Asya hala tarçır, karabiber, Hindistan, Zencefil gibi birçok baharatın üretecisi olmasına rağmen batı dünyasında da ciddi baharatlar üretilmektedir. Brezilya karabiber, Jamaika’da zencefil, yenibahar, Türkiye kekik, kimyon üreticileridir. Bugün Amerika dünya’nın en büyük baharat alıcısı olup, onu Almanya, Türkiye, Japonya ve Fransa takip etmektedir.